Yılbaşı ve Beydili’inde Cuma Pazarı

Çalışma ortamın ağırlığından uzaklaşmak ve özlediğim vatanı aslımı görmek; değişik, sade, kendine özgü yaşam tarzını tatmak gibi duygularla Başkentten şirin Nallıhan ilçemizin yeşil nakkaşlı Beydili Köyüne doğru (201km) yola çıktık.

Yılbaşı akşamı günlerin en kısa olduğu zamandır. Bu nedenle akşam güneşi erken batmıştı. Henüz kar yağmamış olmasına rağmen soğuk kendini derinden hissettiriyor.

Rahmetli Cafer SARIDOĞAN dedemin evine geldik. Annem de kışın köyden ayrılıp evlatlarının yanına gittiğinden köy evinde kimseler kalmıyor. Evin her tarafı adeta buz kesmiş.

Bir çırpıda odun, kömür hazırlayıp guzüne sobasını ateşledim. Bir müddet sonra sobanın üzerine koyduğum çay suyu coşkuyla fokurdamaya başladı. Eşimle ev hazırlıklarını yaparken, arkadaş hasretiyle tutuşan Muhammed ve Burak (iki oğlum) köy kahvesine ve bakkallarına doğru gittiler. Epey geç saatlerde eve döndüler.

Beraberimizde getirdiğimiz kestaneleri güzüne sobasının fırınında bir güzel yerleştirdik. Kuzu kestaneler nar gibi kızarmıştı. Hemen sofrayı kurduk. Çeşitli nugetler, pastalar, kuruyemişler, yeşillikler ve meyveler, bunların yanında yılman suyundan demlediğimiz çay da tavşankanı demini almıştı.

Uzun yol yorgunluğunun ardından sıcak sobanın yanı başında hazırladığımız yiyeceklerle beraber yudumladığımız çayın tadı bir başka oluyor.

Saat gece yarım sıralarıydı. Pencereden dalan güçlü ışık dikkatimi çekti. Üzerimi giyip bahçeye çıktım. Berrak ay ışığı geceyi gündüze çevirmişti. Tertemiz semada ışıldayan yıldızlar o kadar çok ki, Beydili’nin üzerine sayısızca serpilmişlerdi. Çok duygulandım. Bir anda çocukluk yaşantım gözümün önüne geliverdi. Daha dün gibi hatırlıyorum. Ayşe teyze eşi Şaban Ahmet dedeyi kucağına alıp ata bindirişi, Şavgı dede dükkânının önünde ağaçları yontarak değişik şekiller verirken, derin kesik yarasıyla acı içinde kıvranışı. Çevreden gelen komşuların kendi yarasına ilkyardımı yaparlarken ( acısını umursamazcasına) “Beni boş verin siz takımlarıma ve malzemelerime sahip çıkın” deyişi, Bakkal Hasan Dede evinin avlusunda başına toplanan komşulara bir şeyler anlatıp topyekûn sessizliğe bürünürlerdi. Sonra büyük bir kahkaha tufanının oluşu, Hacı Emin dedenin Taşdanpınardan eşeğine sarıp getirdiği odun yükünü evinin önünde ani casino bir halat ilmeği çekmesiyle eğerden düşen odunların çıkardığı sesleri, Çavuşların Ahmet dedenin (ama) yattığı odasından uzun uzun dokunaklı söylediği manidar manileri aşağı mahalleden rahatlıkla dinlerdik. Yine Cafer dedenin ve diğer köylülerin özel günlerde sergilemek için oluşturdukları Tiyatro (soytarı) gurubu izleyenleri kahkaha tufanına sokardı.

Çınarlarımızın hangi birine baksak, birbirinden üstün meziyetlerini, hünerlerini ve becerilerini görürüz. Allah Ahrete intikal eden büyüklerimizin cümlesine gani gani rahmet eylesin.

Bu duygulara kapılıp epey dışarıda kalmışım. Kuru ayaz kemiklerime kadar işlemiş ve titremeye başlamıştım. Aya, yıldızlara ve mazime dokunaklı bir selam çakıp güzüne nin başına döndüm. Günün tatlı yorgunluğunun ardından derin uykulara daldık.

Ertesi günü Cuma idi. Gençlerle beraber bu yeni yılın ilk cumasını ihya ettik. Şadırvanın önünde köylülerle hoşbeş ederek hasret giderdik. Biraz ileride köy marketleri var. Burada ve kıraathanenin önünde manav, şarküteri, giyim, basma gibi türlerini bulunduran sergiler (eskiden çerçici denirdi) açılmış. Her hafta kurulan bu Cuma Pazarına ahalinin ilgisi oldukça yoğun görünüyor. Alışverişler trampa, peşin, veresiye şeklinde oluşuyor.

Buralarda birkaç resim çekerken Köy Muhtarımız Sayın Abdi SARIÇAM objektiflerimize takıldı. Köyün sorunları, çalışmaları ve projeleri hakkında bilgiler aldık. Bizlerde dilek ve temennilerimizde bulunarak vedalaştık. Buram buram toprak ve hava kokan yeşile bürünük Beydili Kayasının bağrından, Sıklık Ormanının eteklerinden, Pınabaşından, Andız yaylasının yamaçlarından ve Olpazkezi belinden süzülerek Beydilinden ayrıldık.

Kıvrım kıvrım yollardan geçerek Şirin Nallıhan İlçemize geldik. Burası “Güzel İnsanlar Diyarı” olarak anılır. Gerçektende ilçe halkı Ana kucağı gibi sıcak, Baba Şefkati gibi güvenli, samimi ve içtendir. Doğa, kültür, inanç ve tarih turizmini içerisinde barındıran bu kutsal ilçemizden gönül hoşnutluğuyla ayrılırken bir daha gelmek düşleriyle kuşların vatanı Davutoğlan Gölü ve zengin tarihi Juliopolis Nekropolü’nü  içinde barındıran Çayırhan’a doğru yola çıktık.

Son söz sizleri Nallıhan’ca selamlamak istedim. “Le gacim, hepiniz kalın sağlıcakla”

               01.01.2010

Mahmut TAŞDELEN

Haber hakkında yorumlarınız ve görüşleriniz nedir ?

  1. en güzel köy beydili………

    serhat erken (19.08.2012 16:33:51)